Mutlu Bir Aile Hikayesi – 2. Bölüm

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Mutlu Bir Aile Hikayesi – 2. Bölüm
O muhteşem tatilimizin ardından evimize döndük. Defne lisede hazırlık okuduğu için lise 2’ye gidiyordu, ben ise lise 1’e başlamıştım. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar derken neredeyse iki ay geçmişti. Arada sırada tatildeki o muhteşem öpüşmeleri hatırlayıp vajinamın ıslandığını hissediyordum, ama ne Defne’de ne de bende o tatilde yaşadıklarımızı tekrarlamaya dair bir hareketlenme olmuyordu.

Bir akşam annemle babam bir düğüne gideceklerini söylediler. Defne ders çalışacağını söyleyerek gitmek istemedi, ben de gitmek istemiyordum. Önce televizyonun başında biraz oyalandım, sonra odama geçip kitap okudum. Ama aklım sürekli yaz tatilinde yaşadıklarımıza gidiyor, vajinamın yandığını hissediyordum.

Yatağımdan kalkıp Defne’nin odasına gittim. O da yatağa uzanmış elindeki bir ders kitabını okuyordu.

“Defne, benim çok canım sıkıldı.”
“Ne yapayım?”
“Ne bileyim, biraz birlikte oturalım.”
“Ders çalışıyorum Sude.”

Defne’nin beni terslemesine bozulmuştum. Gidip yatağının başucuna oturdum ve onu izlemeye başladım. Ablam çok güzel bir kızdı. Bembeyaz teni, simsiyah saçları ve siyah gözleriyle muhteşem görünüyordu. Kendime engel olamadım ve uzanıp dudaklarından bir öpücük almak istedim. Ama hiç beklemediğim bir şey oldu. Kendini geri çekip öpmeme engel oldu ve bana çok sert bir bakış attı:

“Ne yapıyorsun sen Sude, delirdin mi?”
“Özür dilerim Defne, öpmek istemiştim sadece.”
“Ne demek öpmek istemiştim? Ablanım ben senin.”

Şok olmuştum. Sanki bütün yaz tatili boyunca öpüşenler biz değilmişiz gibi, şu an yaptığım şeyi çok sert bir şekilde yadırgamıştı. Hiçbir şey söylemeden odama gittim ve kapıyı arkamdan kapatıp yatağa girdim. Battaniyenin altına çekilip sessiz sedasız ağlayarak uyuyakalmışım.

Bunun üzerinden de bir ay kadar zaman geçmişti ki, bir akşam eve dönerken yolda Sinem’le karşılaştım. Evlerimiz birbirine uzak olduğu için çok sık görüşemiyorduk. Daha doğrusu genellikle teyzemler bize geldiğinde ya da biz onlara gittiğimizde birbirimizi görüyorduk ama baş başa görüşme fırsatı bulamamıştık. Onu eve davet ettim ve benimle birlikte bizim evimize geldi.

Benim okulum saat 3’te bitiyordu. Ablamın okulu ise 5’te… Annemle babam da eczanelerini 5’te kapatıp eve geliyorlardı. Gökçe henüz çok küçük olduğu için annem onu kendisiyle birlikte eczaneye götürürdü. Yani normal şartlarda saat 3’ten 5’e kadar evde yalnız oluyordum. O gün Sinem’le birlikte eve gittiğimizde evde ikimiz iki saat boyunca yalnız kalacaktık. Ama ablamın beni terslemesinden dolayı Sinem’e bu konuyu açmaya korkuyordum. Neyse ki Sinem benden önce açtı konuyu:

“Sude yaz tatilimiz ne güzeldi değil mi? Bu yaz yeniden gitmek için baskı kuralım annelerimize.”
“Evet, çok güzeldi.” Dedim soğuk bir şekilde. Sinem anlamıştı.
“Ne oldu? Bir problem mi var?”
“Ya problem değil de…”
“Ne oldu Sude? Bana anlatabilirsin.”
“Bak aramızda sır olacak tamam mı?”
“Tabi ki kuzen, biz seninle sırdaş değil miyiz zaten?”
“Tamam, ama Defne’ye de söylemek yok.”
“Tamam, kuzen sözü.”
“Bak geçenlerde biz Defne’yle evde yalnızdık. Ben onu öpmeye çalıştım. Ama o kendini geri çekti ve bana çok kızdı.”
“Aaa, neden öyle bir şey yaptı ki? Yazın çok keyifliydi her şey.”
“Bilmiyorum, ama çok utandım öyle yapınca. Hemen gidip odama yatağa girdim, sonra da birkaç gün yüzüne bakamadım.”
“Kuzen saçmalama, sen niye utanıyorsun. Biz yazın çok mutluyduk, Defne neden vazgeçti acaba.”

Ciddi bir şekilde bunları konuşurken, benim yine ablama karşı hissettiğim utanç ve suçluluk duygusu belirmişti ve gözlerim dolmuştu. Sinem bunu farkedince yanıma gelip bana sarıldı ve “Ağlama Sude, Defne belki de o an başka bir şey düşünüyordur. Üzme kendini” diyerek beni teselli etti. Sonra yüzümü kendine çevirip dudaklarımdan öptü.

Sinem’in yanından kalkıp lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım. Ardından tekrar odama, Sinem’in yanına döndüm. Yeniden yanıma gelip bana sarıldı ve beni öpmeye başladı. Bu kez ben de karşılık verdim ve Sinem’le yaz tatilinde yaptığımız gibi öpüşmeye başladık. Bir süre öpüştükten sonra dudaklarımızın kızardığını farkettik ve öpüşmelerimizi bitirdik.

Televizyon karşısında pinekliyorduk, ama ara sıra birbirimize uzanıp okkalı bir öpücük alıyorduk birbirimizden. Bir süre sonra kapı açıldı, Defne gelmişti. Sinem’i görünce “Aaa hoşgeldin kuzen” diyerek Sinem’e doğru yöneldi. Sinem de ayağa kalkıp ona sarıldı ve dudağıyla yanağının birleştiği yerden öptü. Defne’nin ikimize birden manidar bir bakış attığını farkettim. Muhtemelen evde yalnızken yaramazlık yapıp yapmadığımızı anlamaya çalışıyordu.

Sonra eğilip beni de yanağımdan öptü ve odasına gitti. Defne gittikten sonra Sinem benim kulağıma eğilip, “Şimdi gidip Defne’yi öpmeye çalışacağım. Bakalım bana da sana verdiği gibi mi tepki verecek.” Dedi ve Sinem’in peşinden gitti. Ben yerimden kalkmamıştım.

Sinem’in sonradan bana anlattığına göre, içeri girdiğinde ablam üzerini değiştiriyormuş. Üst tarafta sadece sütyeni varmış, bir yandan da okul eteğini çıkarmaya çalışıyormuş. Sinem’in geldiğini görünce de hiç istifini bozmadan eteğini aşağı bırakarak sadece iç çamaşırlarıyla kalmış. Sinem de peşinden gidip ablamı kendine çevirmiş ve dudaklarına doğru hamle yapmış. Ablam önce kendini geri çekmiş, ama Sinem bir kez daha hamle yapınca uzun bir öpücük koparmış ablamdan. Ablam Sinem’e bana verdiği kadar sert bir karşılık vermemiş, ama öpüşmelerinin uzamasına da mani olmuş. Sinem de konuyu daha fazla uzatmadan benim yanıma dönmüş.

Defne’deki bu değişimi anlayamıyordum. Anladığım kadarıyla bu öpüşme oyunlarına ben ve Sinem devam edecektik. Ama Defne bu oyunlarda bizi yalnız bırakacaktı.

O senenin sonuna doğru tatil planları yapılmaya başlanmış ve benim içimi bir heyecan dalgası kaplamıştı. Bir Cuma akşamı teyzemler bize gelmişlerdi ve babamla eniştem tatil planlarını anlattılar. Biz Sinem’le birbirimizin gözüne bakıp sevinçle gülümsedik. Ablama baktığımda, onun da içten içe sevindiğini hissetmiştim. Bu konular konuşulurken babamın telefonu çaldı. Arayan dayımdı. Dedem rahatsızlanmıştı ve hastaneye kaldırmışlardı. Telaşlanacak bir şey yoktu, durumu gayet iyiydi. Ama yine de dedemin bir gece hastanede kalacağını söylemişti. Bu telefonun üzerine annem ve teyzem çok telaşlandılar. Babamla eniştem de “Hadi kalkın gidelim o zaman” diyerek hazırlanmaya başladılar. Anneannem ve dayım bize bir buçuk saat mesafede bir ilçede kalıyorlardı. Babam giderken bize para bıraktı ve “Artık küçük değilsiniz idare edersiniz. Biz belki hafta sonu da kalır öyle geliriz. Bir şey lazım olursa Süleyman abinizi (babamın eczanedeki kalfası) ararsınız. Tamam mı?” Diyerek tembihledi.

Bir anda evde üçümüz yalnız kalmıştık. İlk başlarda televizyon karşısında pinekleyip birbirimize okuldaki yaşadıklarımızı anlatıyorduk. Saat 11 gibi telefon çaldı. Defne kalkıp telefonu açtı. Arayan babamdı. Hastaneye varmışlar, dedemin durumu gayet iyiymiş. Pazar günü akşam döneceklermiş. Bu bilgileri verdikten sonra telefonu kapattı.

Sinem Defne’ye dönüp “Defne bana giyecek bir şeyler versene.” Dedi ve Defne’yle önlü arkalı gittiler. Az sonra içeri döndüklerinde gözlerim açılmıştı. Aradan geçen yaklaşık bir senede, Sinem’in göğüsleri Defne’ye göre daha hızlı büyümüştü. Defne de Sinem’e kendisine bile dar gelen bir penye verince, Sinem’in göğüsleri adeta penyeden taşacak gibi duruyordu.

Defne şakayla karışık “Sinem senin göğüslerin ne ara bu kadar büyüdü ya?” Diye sordu. Sinem de gülerek ellerini alttan göğsülerini sıkıştırarak iyice çıkarttı ve “Büyüdüler tabi teyzesi, bak kocaman oldular” diye şaka yaptı. Üçümüz de kahkahalara boğulmuştuk. Aslına bakacak olursanız çok da büyük bir çift göğüsten bahsetmiyoruz. Sinem’in göğüsleri normal bir kadının göğsü kadar olmuştu. Ama Defne’nin göğsü portakal büyüklüğünde olduğu için Sinem’in göğüsleri bize çok büyük görünmüştü. Benim göğüslerim ise yaz tatiline göre büyümüş olsa da hala Defne’nin göğüslerinden küçüktü.

Bir süre televizyon karşısında pinekledikten sonra Defne “Ben yatıyorum kızlar, siz de çok oyalanmayın. Sinem sana salonu hazırlayalım.” dedi. Ama Sinem “Nereye gidiyorsun ya, şurda bir gece özgür kalmışız hemen uyunur mu?” Diye itiraz etti. Defne her ne kadar “Yorgunum, uykum var” dese de Sinem izin vermedi. Defne’yi tekrar oturttuktan sonra birden muzip bir gülümsemeyle “Hadi pis yedili oynayalım” dedi.

Odada derin bir sessizlik hakimdi. Defne’nin yaz tatilinden sonra öpüşme oyunlarına karşı çıktığını biliyorsunuz. Ne tepki verecek diye sessizce bekliyordum. Defne yerinden kalktı ve gidip kağıtları getirdi. İnanılmaz bir mutluluk kaplamıştı içimi.

İlk oyunu Sinem kazandı ve bize dönüp ellerini ovuşturarak “Öpüşün bakalım.” dedi. Hemen Defne’ye doğru gülerek yaklaştım. Defne de bana yaklaştı ve yaz tatilinden sonra ilk kez dudaklarımız buluştu. Heyecandan kalbim duracak gibiydi. Defne’nin dudaklarını iştahla öpüyor, dilimi ağzından içeri sokuyor, diliyle dans ediyor, sonra tekrar dışarı, dudaklarına dönüyordum.

Kaç dakika öpüştüğümüzü bilmiyorum, en sonunda Sinem sürenin bittiğini söyledi ve ayrıldık. İkimiz de nefes nefese kalmıştık. Sonra bir oyun daha oynadık ve bu kez ben kazandım. Aynı öpüşmeyi Sinem’le Defne tekrarladılar. Defne her ne kadar ikimizi de zaman içinde reddetiyse de, şu anda kıtlıktan çıkmış gibi öpüşüyordu bizimle. Bir oyun daha oynadık ve yine Sinem kazandı. Biz yeniden ablamla birbirimize kenetlendik.

Defne’nin elleri öpüşürken vücudumda dolanıyordu. Benim ellerim ise onun boynundaydı. Defne’nin elleri kalçalarıma ulaştığında zevkten titriyordum. Bundan zevk aldığımı görünce iki elini iki kalçama getirdi ve hunharca sıkıp bırakmaya başladı. Elleriyle iki yana çekiştiriyor, göt deliğimin gerildiğini hissediyordum.

En az beş dakikadır öpüşüyorduk ve Sinem’in de bizi durdurmaya hiç niyeti yoktu. En sonunda Defne dudaklarımdan kurtularak “Bitmedi mi daha?” Diye nefes nefese sordu. Sinem “Bitti” dedi ve elindeki kağıtları kenara fırlatarak Defne’nin üzerine yürüdü. Pis yediliyle zaman kaybetmek istemiyordu. Defne’nin dudaklarına yapıştı ve hunharca öpüşmeye başladılar.

Onları izlerken bile vajinamdan suların damladığını hissedebiliyordum. Defne’nin eli bu kez de Sinem’in kalçalarını yoğuruyordu. Ben de Defne’nin arkasına geçtim ve vücudumu onunkine yaslayıp kalçalarını sıkmaya başladım. Defne’den iniltiler yükselmeye başlamıştı. Evimiz müstakil olduğu için dışarıdan duyulma imkanımız yoktu. Bu yüzden yaz tatilinde otelde yaptığımız gibi kendimiz kısıtlamıyorduk.

Bir süre sonra Defne Sinem’i ileri doğru iterek sırt üstü yatmasını sağladı ve o da Sinem’in üzerine yattı. Şimdi ablam ve kuzenim yerde iki sevgili gibi sevişiyorlardı. Ben ise yanlarında oturmuş ablamın kalçalarını sıkıyor, onun bana yaptığı gibi iki tarafa çekip ayırıyordum.

Defne bacağını Sinem’in iki bacağının arasına sokmuş ve baldırını Sinem’in vajinasına bastırıyordu. Aynı şekilde Sinem’in baldırı da Defne’nin vajinasına baskı uyguluyordu. Öpüşürken çıkarttıkları ıslak seslerin arasına her ikisinin iniltileri karışıyordu. İkisi de terden sırılsıklam olmuştu. Çok geçmeden Defne’nin hareketleri enteresan bir hal almaya başladı. Açıkçası ilk başlarda korkmuştum. Defne kasılıyor, yüzü şekilden şekle giriyordu. Ona bir şey olacağını düşünmeye başlamıştım. Ama iniltilerinin arasında Sinem’in dudaklarından kurtulup “Sakın durma Sinem, sakın durma” dediğini duyduğumda biraz rahatlamış, zevk aldığını anlamıştım.

Birkaç saniye içinde hayatımda ilk defa Defne’yi öyle görmüştüm. İnanılmaz bir şekilde kasıldı, boynundaki damarlar ortaya çıktı, yüzü önce kızardı, sonra morardı. Tiz bir çığlık attı ve hemen ardından vücudu bir damar gibi atmaya başladı. 7-8 kez kasılıp gevşedikten sonra kendini Sinem’in üzerine bırakıp histerik kahkahalar atmaya başladı. Ne olduğunu anlamamıştım. Başta kasılmalarından çok korktuysam da şu anda attığı kahkahalardan çok zevk aldığını anlamıştım.

Kendini sırtüstü yere bıraktı ve nefesi düzelene kadar o şekilde bekledi. Sinem de hala ter içinde bir ona, bir de bana bakıyordu. O an anlamasam da işi yarım kaldığı için çaresiz hissediyordu. Defne nefesi düzeldikten sonra “Hadi yukarı çıkalım” dedi ve yerinden doğruldu. Yukarı geldiğimizde Defne kendi odasına yöneldi ve “Ben uyuyorum, siz de çok geç kalmayın.” Diyerek ikimizi de dudaklarımızdan öptü. Sonra Sinem’e dönüp, “Sana yatak yapmayı unuttuk. İstersen salona yatak yapayım sana, ya da istersen gel benim yanımda yat.” dedi.

Defne’nin yatağı tek kişilik yataktan biraz daha büyüktü; bir buçuk kişilik yatak gibi bir şeydi. Benim yatağım ise tek kişilikti. Sinem “Tamam uyuyacağım zaman senin yanına gelirim” dedi ve beni elimden çekip benim odama götürdü. Odaya girer girmez beni sırt üstü yatağa itti ve üzerime yattı. Hiç vakit kaybetmeden dudakları dudaklarımı buldu. Ardından bacağıyla vajinama baskı yapmaya, kendi vajinasını da benim bacağıma bastırmaya başladı. Defne’nin neden öyle kasıldığını şimdi anlamıştım. İnanılmaz bir zevk duyuyordum ve bu an hiç bitmesin istiyordum.

Sinem’le yarım saat kadar sevişmiştik. Sinem de tıpkı Defne gibi çığlık çığlığa kasılıp en sonunda rahatlamıştı. Ama Defne gibi kendini yatağa bırakmamış, benimle sevişmeye kaldığı yerden devam etmişti. Bir süre sonra kendisi yattı ve beni üstüne çekti. Ben de onlardan öğrendiğim gibi kendimi ona sürtmeye devam ettim.

Az sonra ablamın da kuzenimin de neden o kadar çığlık attığını anlayacaktım. O an adını bilmesem de, hayatımın ilk orgazmına doğru gidiyordum. Nefesimi kontrol edemiyordum, sesimi kontrol edemiyordum, çığlıklar atıyor, yüksek sesle inliyordum. Bacaklarımın arasında bir volkan patlamaya hazırlanıyordu. Çok geçmeden içim yanmaya başladı, vajinamda inanılmaz bir karıncalanma hissediyordum. Kendimi kastıkça kasıyor, kastıkça daha çok zevk alıyordum. En sonunda bütün gücümle vajinamı Sinem’in bacağına doğru bastırdım ve öylece kaldım. İstemsizce kasılıp gevşiyordum ve vajinamdan şırıl şırıl bir şeylerin aktığını hissediyordum. Sonra içimdeki ateş yavaş yavaş söndü ve bir anda bacaklarım çekildi. Kendimi sırt üstü yana doğru devirdim. Nefes nefese kalmış, terden sırılsıklam olmuştum. Sinem’in de ön tarafı sırılsıklamdı ve Defne’den aldığı penye göğüslerine yapışmıştı. Göğüs uçları belli oluyordu.

O şekilde hiç konuşmadan uzandık. Birkaç dakika içinde Sinem uyuyakaldı. Ancak benim yatağım çok dardı ve ikimiz birden uyuyamazdık. Onu uyandırmadan kalktım ve lavaboya gittim. Aynadan kendime baktım; saçım başım dağılmış, ter içinde kalmıştım. Benim de göğüs uçlarım dimdik olmuş, penyenin üstünden belli oluyordu. Mutfağa uğrayıp su içtim ve ardından Defne’nin odasına gidip yanına kıvrıldım. Kalbim hala küt küt atıyordu. Muhteşem bir deneyim yaşamış olmanın verdiği huzurla ablama arkasından sarıldım ve o şekilde uyuyakaldım.

Ertesi sabah uyandığımda Defne bana arkamadan sarılmıştı ve o şekilde uyumaya devam ediyordu. Yüzümü ona döndüm, şimdi dudaklarımızın arasında birkaç santim vardı ve ablam o şekilde muhteşem görünüyordu. Uzanıp dudaklarından öptüm, uyanmadı. Bir kez daha öptüm. Sonra bir kez daha derken gözleri aralandı ve aralık gözlerle beni görüp gülümsedi. Bir yandan ellerini yukarı kaldırarak gerindi ve diğer yandan bana “Günaydın Sude” dedi. “Sen mi geldin burada yatmaya?”

“Evet, Sinem benim yatağımda sızınca onu uyandırmayıp ben geldim.”
“İyi yapmışsın… Demek Sinem sızdı. Çok mu yoruldunuz dün gece?”

Defne bunu söylerken muzip bir şekilde gülümsemişti. Utanmıştım, yanaklarımın kızardığını hissettim. Defne de gülerek uzanıp dudağıma bir öpücük kondurdu.

“Sana bir şey sormak istiyorum.” dedim.
“Sor tabi ablacım.”
“Dün gece şey oldu ya hani…”
“Ne oldu?”
“Hani sen Sinem’le şey yaparken değişik bir şey oldu ya…”
“Eee?”
“İşte sonra bana da oldu.”
“Kıyamam, sen orgazm mı oldun?”

Bir kez daha utanmıştım ve yüzümün yandığını hissetmiştim. Defne bir kez daha dudaklarımdan bir öpücük alarak bana açıklama yapmaya başladı.

“Bak Sude, insanlar sevişince cinsel organları çok hassaslaşır ve çok zevk alırlar. En sonunda o zevk doruk noktasına ulaşır ve orgazm olursun. İşte dün gece bana olan da sana olan da tam olarak buydu.”

Sevişmek… Bu kelime bana yeni bir idrak kapısı açmıştı. Ben kuzenimle ve ablamla tam anlamıyla sevişiyordum. İlk başlarda oyun olarak başlayan bu şeyin adın önce öpüşmek, sonra da sevişmek olmuştu. Şimdiki aklımla düşününce bu isimlendirmelerin yanlış olmadığını anlayabiliyorum. Gerçekten önce oynadığımız oyunda birbirimize ceza olarak verdiğimiz bir şeydi. Sonra işin içine şehvet ve zevk girdi ve adı öpüşmek oldu. Ama dün gece yaşadıklarımız tam anlamıyla sevişmekti. Zira üçümüz de orgazm olmuştuk.

“Sen daha önce de şey olmuş muydun peki?” Diye utanarak sordum.
“Evet, tabi ki olmuştum şapşal” dedi gülerek.
“Kimle olmuştun peki?”

Ben bu soruyu merakla sormuştum. Çünkü Defne daha önceki oyunlarımızda hiç orgazm olmamıştı. Başka biriyle seviştiğini düşünmüştüm. Ama Defne kahkaha atmıştı.

“Küçük şapşalım benim, kendi kendine de orgazm olabilirsin.” Dedi gülüşmelerinin arasında.
“Nasıl yani?” Diye sordum. Utançla birlikte çok da merak ediyordum.

Defne elini aşağıdan uzatıp vajinamı avuçladı. Elektrik çarpmış gibi irkilmiştim.

“Bunun adı ne, biliyor musun?” Diye sordu.
“Kuku” dedim utanarak.
“Hayır, artık çocuk değiliz. Onun adı kuku değil, vajina. Am da diyorlar ama o çok kaba bir tabir.”

Utancımdan kıpkırmızı olmuştum, ablamın eli vajinamı avuçlamış ve bir sıkıp bir bırakıyordu.

“Bak mesela ben bunu yaparken bile ufak ufak zevk almaya başladığını biliyorum.” dedi.

Ben hala sessizce gözlerinin içine bakıyordum.

“Bunu kendin de yapabilirsin. Bir süre vajinanı okşarsan, özellikle de şurasını…”

Tam o esnada elini vajinamın ön bölgesine, sonradan klitoris olduğunu öğrendiğim alana bastırmıştı ve gerçekten kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu.

“… bir süre okşarsan, kendi kendine de orgazm olabilirsin. Bunun adına da mastürbasyon deniyor.”
“Anladım” dedim sessizce.

Defne benim utançtan kıpkırmızı olmuş yanaklarıma uzanıp büyük bir öpücük aldı ve “Hadi kalkalım, kahvaltı hazırlayalım. Sen git Sinem’i uyandır, ben de mutfağa iniyorum.” dedi.

Söylediği gibi yaptım ve kalkıp Sinem’i uyandırmak için kendi odama girdim. Bıraktığım gibi yatağın ortasında yatıyordu. Gidip yanına oturdum ve omzundan sarsarak uyandırdım. Birlikte mutfağa inip ablama kahvaltıyı hazırlaması için yardım ettik.

Hafta sonu boyunca evde yalnızdık ve bulduğumuz her fırsatı sevişerek değerlendirdik. Yaptığımız şeyler tam olarak aynıydı, birbirimizin dudaklarını morartana kadar öpüşüyor, birbirimizin kalçalarını sıkıyor ve orgazm olana kadar birbirimize sürtünüyorduk. Bu detayları tekrar tekrar anlatıp hikayeyi gereksiz yere uzatmak istemiyorum. O hafta sonu o kadar çok yorulmuştuk ki, Pazartesi günü üçümüz de hasta olmuştuk ve üç gün boyunca hasta yattık.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32